Bir mezar taşının hatırlattıkları..


Not: Bu yazı, 25 Mayıs 2010 tarihinde Kocatepe Gazetesinde yayınlanmıştır.

Orgeneral Mustafa Muğlalı...
Geçtiğimiz günlerde bir vesile ile gittiğim Kocatepe Mezarlığı’nda bir mezar taşı dikkatimi çekti. Mezarlığa girince şehitliğin sol tarafında, duvar dibinde diğerlerinin aksine küçük, sade bir mezar taşı. “Korgeneral Mustafa Muğlalı’nın kayinvalideleri Bayan Nazife’nin Ruhuna Fatiha 2.Teşrin 1938”

Damadının adıyla anılan bir kayınvalideye rastlamak ilginç olsa da bizim için asıl dikkat çekici isim Mustafa Muğlalı. İsmi pek çok kişiye yabancı gelse de Onun Cumhuriyet tarihimizde önemli bir yeri vardır.

Mustafa Muğlalı 1882 yılında Muğla’da doğar. Sırasıyla Harp Okulu’nu ve Harp Akademisi’ni bitirir.(1904) Balkan Savaşında görev alır. Birinci Dünya Savaşı sırasında Adana bölge Komutanlığı kurmay başkanlığı yaptı. Milli Mücadele yıllarında Zabitan, Karakol, Yavuz gibi örgütlerin liderliğini yapar. Bu örgütlerin görevi Anadolu’daki Kuvayı Milliye hareketine silah, cephane sağlamaktır. İstanbul’da İngilizlerce yakalanma tehlikesi ortaya çıkınca Anadolu’ya geçer ve Tümen Komutanı olarak Kurtuluş Savaşına katılır. 1922-1927 yılları arasında Albay rütbesiyle görev yapar. 1926'da Tunceli’de çıkan Koçuşağı Aşireti isyanını bastırır. 1926‘da Şeyh Sait isyanı ile başlayan ve Bingöl, Diyarbakır, Muş illerini saran isyanın bastırılmasında yine ön plandadır. 'Bicar Tenkil Harekatı' adı verilen bu harekat sırasında rütbesi yükseltildi. 1927 yılında Tümgeneral rütbesine yükselen Muğlalı, 1927-1928 yılları arasında 3. Ordu Kurmay Başkanlığı, 1928-1929 yılları arasında Genelkurmay 2. Başkan Yardımcılığı, 1929-1931 yılları arasında da 57. Tümen Komutanlığı görevlerini icra etti. 23 Aralık 1930'da yaşanan Menemen Olayı'yla ilgili olarak kurulan Sıkıyönetim Harp Divanı'nın başkanlığına atanan Muğlalı, bu yıllarda Korgeneral rütbesini aldı. 1931-1939 yılları arasında 1. Kolordu Komutanlığı göreviyle Afyonkarahisar’da bulunur. 

Hatay’la ilgili Afyonkarahisar’da gizli görüşme 

Atatürk’ün Afyonkarahisar ziyaretlerinde ön planda olan kişilerden birisidir. Muzaffer Görktan M.Sadettin Aygen’le birlikte hazırladığı “Atatürk’ün Afyon’a Gelişleri” isimli kitabında Hatay’ın Türkiye’ye katılması çalışmalarının olduğu günlerde Atatürk’ün kimseye haber vermeden özel treniyle Afyon’a gelip Kolordu Komutanı Mustafa Muğlalı ile baş başa görüştüğünü aktarır.(1) 

Bu görüşmenin ayrıntılarını Atatürk’ün yakın arkadaşlarından Kılıç Ali anılarında şöyle aktarmaktadır.

“Hatay için Fransızlarla yaşanan gerginlik sırasında Atatürk ani bir kararla hududa gitmek üzere İstanbul’dan hareket edip Eskişehir’de devlet erkanı ile görüştükten sonra Ulukışla istikametine trenle yoluna devam ederken Afyonkarahisar tren istasyonunda Kolordu Kumandanı Muğlalı Paşa ve Vali Ahmet Durmuş Bey (Evrendilek) ile görüştü.

Tren Afyonkarahisar’a yaklaşırken Atatürk Afyonkarahisar’daki Kolordu Komutanı ve Vali’nin kimler olduğunu sordu. Muğlalı Paşa’yı tanıdı fakat valiyi tanımıyordu. Valinin mektepten arkadaşım olduğunu ve ne kadar namuslu, dürüst, davaya bağlı, iyi bir idare amiri olduğunu gıyabında anlattım. Bu arada tren is-tasyona geldi ve Paşa ile Vali Hususi vagona gelerek Atatürk’e Afyonkarahisar hakkında malumat veriyorlardı. Bir ara lakırdı bu seyahatlerinde maksada intikal ve tasarruvlarından bahsederek Vali Durmuş Bey’e hitap ettiler. 

Vali Beyefendi! Size şimdi herhangi bir emir verecek olursam, bu emrimi derhal ifa edecek misiniz? 

Diye sordular, Durmuş Bey’de: 

-Tabii Paşa Hazretleri cevabında bulununca Atatürk: 
-Nasıl Tabii? Vereceğim emir belki de tabii olmayabilir. 
Bunun üzerine Durmuş Bey: 

-Efendim vereceğiniz Kanuni emirleri derhal ifa edeceğime emin olunuz. 

Diye cevap verince, Atatürk yüzüme baktı. Ben bu bakışın manasını anlıyordum. Afyon’a yaklaşırken bu zatın bağlılığından bahsetmiştim. Halbuki O Kanundan bahsediyordu!

Atatürk Afyonkarahisar İstasyonu’nda Vali Durmuş Bey ile görüşerek ondan aldığı cevap üzerine bu defa Mustafa Muğlalı Paşa’ya döndü; 

-Paşa Hazretleri, dedi 
Size belki Kanun harici bir emir vereceğim. Bu yolda vereceğim bir emri yapacak mısınız? 

Bu sual karşısında Mustafa Muğlalı Paşa belliydi ki kendinden geçmişti. Ne söyleyeceğini, nasıl hareket edeceğini şaşırmıştı. Atatürk’ün bu hitabı karşısında her şeyi unutmuştu. Atatürk’ün “Yapacak mısınız?” suali karşısında o mevzuatın mevcut olabileceğini hatta düşünmek bile istemiyordu. Birden bire iki elini göğsünün üstünde çaprazvari kavuşturarak Atatürk’e inanmış, muti bir asker sadakatiyle; 
-Yahu, Sen emir verirsinde ben onu yapmaz mıyım. 
Diye heyecanlı ve tamamen samimi bir bağlılığın ifadesi olan cevabını verdi. Bu cevap kendisini adeta feraha çıkarmış gibiydi.

Kumandanın gayet samimi ve içten gelen bu mukabelesi Atatürk’ü çok mütehassıs etmişti. Atatürk tekrar Muğlalı Paşa’ya soruyordu; 

-Tamamen sivil kıyafet giyilecek, sivil kıyafette boz veya haki renkte avcı ceketi içinde camedan yelekten ibaret olacak. Ve bu sivil elbiseleri sen bizzat temin edeceksin. Bana; zabit ve nefer olarak böyle giyinmiş beş bin kişiyi on beş gün içinde teslim edebilir misin? 

Muğlalı Paşa bu defa sakin olarak cevap veriyordu;
-Emrettiğiniz kuvvet tam on beş gün içinde hazırdır Paşam.
Atatürk Muğlalı Paşa’nın bu cevabından da çok memnun oldu. 

Esasen Mustafa Muğlalı Paşa Milli Mücadelenin başlangıcında Atatürk’e ilk inananlardandı. Kendisi İstanbul işgal altındayken gizli Milli Teşkilatın başında bir hayli zorluklar içinde can siperane çalışmıştı. Anadolu’ya geçtikten sonra da Karadeniz’in meşhur Pontus hadise-lerinde bu hadiseleri bastırmakta Komutan olarak mühim vazifeler yapmıştı. Mustafa Muğlalı Paşa’nın bu hizmetleri Atatürk tarafından biliniyordu.

Atatürk’ün civar kolordulardan da bu tarz bir kıyafet içinde toplayacağı kuvvetle Hatay’a girmek hususundaki kararı kesin idi. (2)

Mustafa Muğlalı Paşa ile Atatürk arasında Afyonkarahisar Tren İstasyonu’nda geçen bu görüşme O’nun Atatürk’e ve Atatürk’ün de O’na ne kadar güvendiğini göstermesi bakımından dikkat çekicidir. 

Muğlalı Paşa 1939–1943 yılları arasında İstanbul 3. ve 10. Kolordu Komutanlığı görevini yerine getirir. 1942'de orgeneral rütbesine yükselen Muğlalı, 1942-1943 yılları arasında Yüksek Askerî Şûra üyeliği ve 25 Şubat 1943'de 3. Ordu Komutanlığı'na getirildi. 1943 yılında görev alanında yer alan Van’ın Özalp ilçesinde sınırın İran ve Türkiye tarafında kaçakçılık ve eşkiyalık yaptığı belirtilen 33 kişinin ölümü sebebiyle Adalet Bakanlığınca hakkında soruşturma açılması istenir. Bakanlığın bu talebine karşı dönemin Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak'ın verdiği cevap "Ordu komutanı o günkü şartların gereğini yapmıştır. Memleketin yüksek menfaati için gerekli tedbirleri almıştır. Görevini yerine getiren bir komutanı mahkemeye veremem. Böyle şey olamaz” der.

1947 yılında emekli olur 1949 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tekrar gündeme getirilen ve tartışılan bu olay sebebiyle hakkında soruşturma açılır. Tutuklu olarak yargılanır ve yargılama sonucunda idama mahkum edilir. İlerlemiş yaşı nedeniyle (69 yaşında) cezası 20 yıl hapse çevrilir, kararı temyiz eder. Ancak sonucu göremeden 11 Aralık 1951 tarihinde belki de kahrından cezaevinde vefat eder. İşin ilginç yanı bu olay sebebiyle ceza alan tek kişi vardır. O da Muğlalı Paşa’dır. Her ne kadar Özalp'taki bu olay sebebiyle hakkında mahkumiyet kararı verilmişse de, aradan uzun yıllar geçtikten sonra devlet kendisini sahiplenir. Nitekim 1988'de alınan özel bir kararla Mustafa Muğlalı'nın Edirnekapı Şehitliği'ndeki naaşı, devlet töreniyle Ankara'daki Devlet Kabristanı'na nakledildi. 1997'de ise Orgeneral Mustafa Muğlalı'ya itibarı iade edilerek, rütbeleri geri verildi. 1998'de Muğlalı'nın büstü, Harp Akademileri'ndeki 'Kahramanlar Geçidi'nde Atatürk, Fevzi Çakmak ve İstiklal Harbi’ne katılan diğer komutanların büstlerinin yanına konuldu. Tarihler 6 Mayıs 2004'ü gösterdiğinde ise, Van Özalp’te Jandarma Hudut Komutanlığı'nın adı 'Orgeneral Mustafa Muğlalı Kışlası' olarak değiştirildi.

Bir zamanlar ilimizde Kolordu Komutanlığı da yapan Muğlalı Paşa’nın adı bugün Ordu Bulvarı’ndaki askeri lojmanlarda ve bir de Afyonkarahisar’daki görev yılları sırasında Kasım 1938’de vefat eden kayınvalidesinin mezartaşında yaşıyor.

Derviş Paşa İlimizdeki Kolordu’dan bahsetmişken Muğlalı Paşa’dan daha önce Kolordu Komutanı olarak görev yapan bir askeri de anmakta fayda var. Şehrimizin bir mahallesine adını veren Derviş Paşa. Asıl adı Ahmet Derviş olan komutanımız 1884 yılında Selanik’te doğmuş, 1906'da Harp Okulu’nu, 1909'da Harp Akademisi’ni Mümtaz Yüzbaşı olarak bitirmiş, Trablusgarp’ta İtalyanlar’a karşı savasmış ve Balkan Savaşlarına da katılmıştır. Kurmaylığı 1914 yılında Binbaşı iken onanır. Çeşitli kıta ve kurmay görevlerinde bulunduktan sonra Şubat 1920’de Anadolu’ya geçerek Milli Mücadele’ye katılmıştır. 1921 yılında Yarbay rütbesini aldıktan sonra 61’nci Tümen Kurmay Başkanlığı, 1’nci Süvari Grup Komutanlığı yapar. Bu sıralarda Çerkez Ethem’in isyanını bastırır. Burada ki hizmetiyle ilgili Atatürk, Nutuk’ta “Derviş Paşa, geceleri de yürüyerek, Afşar’da özellikle Gediz’de Ethem Kuvvetlerinin gerilerine doğru yönelttiği korkunç vuruşlarla Ethem, Tevfik ve Reşit kardeşleri bocalattı. Kuvvetlerinin toplanmasına zaman bırakmadı” demektedir. 8 Ağustos 1921'de atandığı 7’nci Tümenle Sakarya Meydan Muharebesi’ne, 1 Ağustos 1922'de de atandığı 11. Tümenle (Komutanı olarak) Büyük Taarruz’a katılmıştır. Büyük Taarruz’daki cesaretinden Atatürk çok sonra şöyle bahseder. “Onbirinci Fırkanın kahraman komutanı Derviş Bey bizzat ileriye atılarak bütün kuvvetiyle düşman mevzilerine ilerliyordu.” (Atatürk’ün Dumlupınar Anıtı temel atma töreninde yaptığı konuşma 30/08/1924). Büyük Taarruz sırasında Albaylığa yükselen Derviş Paşa, sırasıyla 1926’da General, 1930 yılında da Korgeneral olmuştur.
Derviş Paşa Afyonkarahisar’ın kurtarılmasını müteakip Kolordu Komutanı olarak ilimizde görev yapmaya başlamıştır.
Afyonkarahisar’da görev yaptığı yıllarda sert tutumuyla hafızalarda yer etmiştir. Aynı yıllarda Afyon Lisesi’nde müdürlük ve sonrasında matematik öğretmenliği yapan Ömer Fevzi Atabek, anılarında o yıllarda şehir içinde yeralan mezarlıkların kaldırılmasındaki öncülüğünden dolayı ondan sitayişle bahseder. 1929 yılında Afyonkarahisar Belediye Reisi seçilen Hüseyin Tiryakioğlu bir sohbet sırasında “Paşam, burada halka şehir terbiyesi vermek, Afyon’u ıslah etmek için sizce ne yapılmalıdır? Şehrin temizliği için ne gibi çareler bulalım” diye sorunca Derviş Paşa; “Şehri temiz tutmak için ilk cezayı benden alacaksın” der. Ertesi gün belediye memurları bizzat gidip 10 lira ceza keserler ve ilk cezayı Derviş Paşa kendi öder.(3)

Bu yönüyle cezalarıyla ünlü devrin Belediye Reisi Tiryakioğlu’nun fikir babası da sayılabilir.

O yıllarda bugün Ordu Bulvarı dediğimiz İstasyon Bulvarı’nın sol tarafında yeni oluşmaya başlayan semte ve eski belediye binası önündeki caddeye onun adı ve-rilmiştir.

Afyonkarahisar’daki Kolordu Komutanlığı sonrası Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarlığı görevine atanan Ahmet Derviş Paşa bu görevdeyken hastalanarak 7 Ocak 1932’de vefat etmiştir. Günümüzde kabri Ankara’da devlet mezarlığı’nda bulunmaktadır.

İlimizin yakın tarihinde yer etmiş iki önemli şahsiyeti bu vesileyle hatırlatalım dedik.


DİPNOTLAR
1-Aygen M.Sadettin-Görktan Muzaffer –Atatürk’ün Afyon’a Gelişleri shf.61 Türkeli Yayınları 1982
2-Kılıç Ali Hatıralarını Anlatıyor Milliyet Gazetesi 11-12 Nisan 1953 tarihli sayıları
3- Vatan Gazetesi Afyonkarahisar İlavesi Nisan 1953)