Türk Dili ve Kültürünün çağımızdaki önemi - 3
Doç. Dr. Müjdat KAYAYERLİ

Doç. Dr. Müjdat KAYAYERLİ

yazıyor...

Türk Dili ve Kültürünün çağımızdaki önemi - 3

02 Mart 2018 - 16:53

  1. Çok eski ve köklü bir kültür.
  2. Göçebe ve yerleşik özellikler taşır.
  3. Karasal özelliklerin etkisinde kalmıştır.
  4. Birçok kültürde etkilenmiş ve diğer kültürleride etkilemiştir.

Hindistan’daki Taç Mahal, Özbekistan’daki Şırdar Medresesi, Bosna Hersek ’te  Moster Köprüsü, Mısır’daki Mehmet Ali Camisi, Türkiye’deki Selimiye Camisi kültürel etkinliğin en iyi örnekleridir.

Doğanın manevi ve maddi çıkarlarını korunması hakkı vardır. Mustafa Kemal Atatürk: ”Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”

“Yurdumuz ve milletimiz bölünmez bir bütündür. Bütünlüğün devamını, Türklük şuur ve onun besleyicisi, milli gelenek, görenek ve milli kültürümüzle sağlanmalıdır.”
“Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması milli hissin inkişafında başlıca müessirdir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, şuurla işlensin.”
“Ülkesini yüksek istiklalini korumasını bilen Türk millet, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.”
“Türk Dili, Türk Milleti için kutsal bir hazinedir. Türk Dili, Türk Milleti’nin kalbidir, zihnidir.”
“Türk demek, Türkçe demektir. Ne Mutlu Türk’üm Diyene!”

Mustafa Kemal Atatürk “Kültürümüzü batı kültürünün üstüne çıkaracağız. ”Türk Milleti’nin Dili, Türkçedir. Türk Dili dünyada en güzel en zengin ve en kolay dildir.”
“Bazı  kelimeler vardır ki, büyülüdür; insanı büyüler, hayran eder.” Hz. Muhammed
“Sözün en güzeli, söylenenin doğru olarak söylendiği, işitenin yararlandığı sözdür.” Aristo
“Düşünce dilden, dil düşünceden doğar.” Platon
“Aklın süsü dil, dilin süsü sözdür. İnsanın süsü yüz,yüzün süsü gözdür.İnsan sözünü dil ile söyler,sözü iyi olursa yüzü parlar.” Kutadgu Bilig
“Bir dilin kudreti, kendine yabancı olan şeyleri atmakta değil, onları yutup hazmetmektedir.” Goethe
“Türk! Türk dilinin yeni, yetersiz bir dil olduğuna sakın inanma! Türk dilinin klasik dilinin bütün özelliklerini taşıyan olgun, eşsiz bir dil olduğunu bil!” İsmail Hakkı Baltacıoğlu
“Kültür ağacının kökleri milletin bağrında, yüreğinde, ruhundadır.” Ziya Gökalp
“Medeniyet, kültür ağacına aşılanmadıkça bütün çiçekleri açmaz.” Ziya Gökalp
“Bu dil ağzında anamın sütüdür.” Yahya Kemal Beyatlı
“Dilinin kaybeden bir millet her şeyini kaybetmiş demektir.”Peyami Safa
“Werfremdesprachennicht bent, wepnichtsvenseinerligenen.”

İradeye ram oluş anlamları kazanmıştır. “Kiriş ise irade ile kulluğun buluştuğu çizgidir. Ok-Yay ilişkisini Türklerin evren, tanrı, devlet, halk, boy ve şahsi kimlik anlayışlarına uygulanarak anlamlar yüklenmiştir. Ok gibi sözler, Ok yaydan çıkarsa vb. ifadeler ok kültürü olan Türk Milleti’nden çıkmıştır.Yüzü güne dönük olan  Doğu ve Güney Yay ,Batı ve Kuzey  Ok sayılır. Tarihte Doğu ve Güney  Bozoklara, Kuzey  ve Batı ise, Üçoklara tahsis edilmiştir. Hakanın idaresindeki sol kanat ise okları teşkil eder.İster Üçok,ister Bozok grubuna ait olsun,her boyda bey yay,boy halkı Ok durumundadır. Ailede baba yaydır,diğer bireyler ok sayılır. Nişanlı genç kıza “oklu” denir. Kişisel planda ise “Gönül Yay,Vücut Oktur.” “Gönül Yay,Akıl Ok” şeklinde de söylenir. Büyük Türk Devletlerinin tam teşekküllü olgunlu devirleri için Çin kaynaklarında “Ok ve Yay Birleşti” geleneksel ifadesi Türk Kültüründen kaynaklanır. Üçoklara bağlı Kınık boyunun kurduğu Büyük Selçuklu İmparatorluğunun bayrağında ok ve yay vardır. Selçuklularla, Büyük Hun Devletinin ok ve yaydan anladıkları aynı şeydir,ortak akıldır. Sultan İkinci Abdülhamit’in Beşiktaş’ta Ertuğrul Tekke Camii’nin mihrabına altından ay yıldız resmettirmesi gibi Selçuklu Tuğrul Bey’de Bizans’ta Ermenilerin yaptığı camiyi tamir ettirdiği mihrabına ok ile yay çektirir.

Türkçe’de bugün kullandığımız –ler, -lar çoğul eklerinin görevini yapan ek, eskiden –z idi. İkiden ikiz,üçten üçüz gibi. Çoğul eki –z ok kelimesine getirilerek “Okuz” yani “Oğuz” kelimesi bulunmuştur. Bugün Türklüğün sembol adlarından sayılan bu kelime aslında Töre’ye, İle tabi, yani devlete ve hakana bağlı boylan demekti. Gök-yer, sağ-sol, Bozok-Üçok  temellerini belirgin bir şekilde Oğuz Kağan Destanı’nda bulmak mümkündür. Gökten inen bir ışıkla evlenen Kağan’ın Bozokların Ataları sayılan Günhan, Ayhan ve Yıldızhan doğmuştur.İkinci evliliği ulu ağacın içinden çıkan kız iledir, ondan sonra da Üçokların ataları sayılan Dağhan, Denizhan, Gölhan doğmuşlardır.

Wambery, altın, gümüş, bakır, demir ve kurşun öz Türkçe kelimelerdir. Bunlar bütün Türk lehçeleri arasında müşterektir. Bunlar gösteriyor ki Türkler anadillerinin teşekkülü derinde bu madenleri kullanmışlardır. Bunları kendileri keşfetmişlerdir. Madenleri işleme usulünü de Türkler kendileri icat etmişlerdir. Zaten bütün Türk anane ve efsaneleri Türklerin en eski devirlerinden biri madem işleyen bir millet olduğunu göstermektedir.

Gallamd,”Türkler kendilerini anlamayanlar kim olurlarsa olsunlar kendilerini anlatmak yolunu biliyorlar.” Der.

Bir milletin kendine özgü düşünüş ve yaşayış biçimi, dil, töre ve gelenekleri, toplumsal değer  yargıları ve kuralları ile oluşan özellikler bütününe milli kimlik, milli kültür denir.

Milli kültür, toplumun madde ve manasıyla yaşadığı hayat tarzı olup, toplumun maddi ve manevi zenginliklerini içermektedir.

Türk Dilinin ne kadar iyi bilirsek, o kadar doğru düşünürüz. Dilimizin zenginliği, düşünce zenginliğinin de temelidir. Dil,sadece iletişim aracı değil,aynı zamanda geçmişle gelecek arasında bir iletişim köprüsüdür.

”Sakla samanı, gelir zamanı”. Atasözümüz, bizlere yalnızca tutumlu ve tedbirli olmayı öğütlemez, atalarımızın çiftçilikle, hayvancılıkla uğraştıklarını da bizlere bildirir. Atalarımız denizci olsaydı bu söz ”Sakla oltayı, gelir zamanı” olurdu. İşte dil, bizlere kültürün de izlerini, ipuçlarını anlatır. Dil, kültürün taşıyıcısıdır, kültür aktarmanın ve sürecinin başroldeki oyuncudur.

Milletler, konuştukları dillerle birbirinden ayrılırlar. Milli dili, toplumu milleti millet yapan özelliklerin başında gelir. Dilini kaybeden toplum, önce kültürünü, varlığını kaybeder. Eski Mısır, Sümerler, Hititler, İskitler, Babilliler, Fenikeliler büyük medeniyet kurmalarına rağmen kendilerinden üstün bir kültürün halklarıyla karışınca o halkın içinde eriyip gittiler. Barbarlar, Latin kültürüne yenildiler, kültürel erozyona uğrayıp asimile oldular. Vatanımız saldırıya uğrarsa ne yapıyoruz, Askerlerimiz, polislerimiz silaha sarılıyorlar ve karşı koyuyorlar. Peki dilimiz ve kültürümüz saldırıya uğrarsa, tehdit altında kalırsa ne yapmalıyız? İsmail Gaspıralı’nın söylediği gibi “Dillerini, vatanlarını kadar kutsal saymayan milletler, ayakta kalamazlar! Vatan, eğer kültürün damgasını taşıyorsa vatandır.

Türk’ün vatanı, Türkçe’nin konuşulduğu yerlerdir.” Kök’lü medeniyetlerin temelinde zengin birer dil ve düşünce yatar. J.Grimun “Dil, insan vicdanının felsefesidir .” Herder’e  göre ”Dil, millet vicadanının sesi ve ifadesidir. Dil, düşünce sistemidir.”K.Vossler’e göre “Dil, kültürün aynasıdır.” Leibniz’e göre de “Dil, zihnin aynasıdır.” “Rahmetiyle Esirgeyen Allah, Kur’anı öğretti. İnsanı yarattı, ona konuşmayı öğretti(Rahman1-4); ve Rab,Adem’e, bütün o isimleri öğretti.(Bakara,31) İnsanın yaradan ile ilişkisi de dil iledir.

Bu yazı 2269 defa okunmuştur .

Son Yazılar