Üst solunum yolu enfeksiyonlarda tedavi yaklaşımı nasıl...
Dr. Hasan Hüsnü EREN

Dr. Hasan Hüsnü EREN

SAĞLIK YAZILARI

Üst solunum yolu enfeksiyonlarda tedavi yaklaşımı nasıl olmalıdır?

25 Ocak 2018 - 14:54

Maalesef gelişigüzel antibiyotik kullanımı ve doktorlar tarafından neredeyse her hastaya reçete edilen antibiyotikler bağırsak floramızı bozarak bağışıklık sistemimizi zayıflatmaktadır. Hastalıktan kurtulamayan, sık hastalanan kişi sayısı bu nedenle artmaktadır.

Kış geldi. Üst Solunum Yolu Enfeksiyonları artmaya başladı .

Solunum yolu enfeksiyonlarında tedavi yaklaşımı ne olmalıdır ?

Hangi yaklaşım sonucu şifa buluruz ?

ÜSYE (üst solunum yolu enfeksiyonları ) ya da ASYE (alt solunum yolu enfeksiyonları) olarak adlandırdığımız rahatsızlıklar havaların soğuması ile beraber en sık rastladığımız hastalık olmaya başladı. ÜSYE ve ASYE %80 oranda virüs enfeksiyonu sonucu oluşur.

Bu nedenle bu hastalıkların tedavisinde antibiyotik kullanmak en yanlış uygulamadır.Antibiyotikler bakteriyel enfeksiyonlar için üretilmişlerdir ve virüs enfeksiyonlarında hiçbir faydaları olmadığı gibi kalın bağırsaktaki ve bağışıklık sistemi için çok önemli olan faydalı bakteriler öldürerek ilerde daha önemli hastalıkların oluşmasına zemin hazırlarlar. Kalın bağırsak mukozası bariyer özelliği gören önemli bir organdır.

Faydalı bakteriler bağışıklık sistemi hücrelerinin üretilmesi başta olmak üzere vücudumuzun ihtiyacı olan bazı vitaminlerin üretilmesi ve güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmamız için önemlidir.

Gereksiz yere kullanılan bu antibiyotikler bağırsak florası içinde yer alan faydalı bakterileri yok ederek patojen (zararlı) bakterilerin artmasına özellikle candida denilen manarın çoğalmasına sebep olur.

Bunun sonucunda bağışıklık sistemi zayıflar . Bağırsak geçirgenliği bozularak ilerde daha önemli hastalıkların gelişmesine zemin hazırlanır.

Bu enfeksiyonlara sebep olan viruslar çok çeşitlidir.

Ayrica çok hızlıca şekil değiştirirler.

Bundan dolayı bu hastalıklara karşı ,bağışıklık geliştirmek zordur.Grip aşıları da bu enfeksiyonlar karşısında etkisizdir. Grip aşıları influenza adı verilen viruslerden en fazla hastalık yapma ihtimali olan en sık rastlanan viruslerin karışımı ile hazırlanır. ASYE ve ÜSYE olarak adlandırılan rahatsızlıklar viral kaynaklı olsalar bile grip aşısı koruyuculuk sağlamaz.

Gripal enfeksiyonlarda ne yapmalıyız ?

1. İstirahat . En etkili iyileşme yöntemidir.

2. Bol sıvı tüketmek . Hastalıkla mücadele eden immun sistemin oluşan toksinleri hızla vücuddan atması için bol sıvı tüketimi önemlidir.

3. Rahatsızlık için özelllikle kültür yapılıp bakteriyel kaynaklı olduğu görülmedikçe antibiyotikten uzak durmak.

4. Ateş takip edilmeli ancak ateş düşürmek için ilaç almakta acele edilmemelidir. Ateşin yükselmesi aslında vücudun hastalığa karşı savaştığının göstergesidir. Yükselen ateş ortamında virusler yaşayamadığı için vücud ateşi yükseltir. Özellikle geçmişinde havale öyküsü olmayanların 39C dereceye kadar ateş düşürücü almamaları uygundur.

5. Ateşi düşürmek için ilaç yerine soğuk kompress ve ılık duş kullanınız.

6. Ilık bitki çaylarını bol miktarda tüketiniz. Ihlamur , ekinezya, nane , zencefil gibi bitki çayları iyi bir destek sağlar.

7. Vücud direncini artırmak için immun sistemi destekleyen özellikle zencefil kapsul gibi bitkisel ürünler kullanılabilir.

8. Antibiyotik kullanmanız zorunlu ise mutlaka probiyotik de alınız. Antibiyotik kullanımı sırasında günde 3 defa, tedavi bittikten sonra en az 1 ay süreyle günde 1 defa probiyotik kullanılabilir.Antibiyotik ancak doktor tarafından kültür yaptırarak gerekli olduğu tesbit edildikten sonra kullanılmalıdır .

9. Yüksek doz C vitamini kullanılabilir. İntravenöz 7,7-15 gr arası. Ağızdan 2-8 g arası. 10.Propolis takviye kullanılabilir.

11.Size her rahatsızlandığınızda antibiyotik öneren doktorlardan uzak durunuz.

 

DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR

 EKMEK YEMEDEN DOYULMAZ

 Türk toplumu olarak neredeyse hepimizin ortak alışkanlığı her yemekte ekmek tüketmektir. Ekmek yemediğimiz zaman doymadığımızı düşünür ve her öğün ekmek mutlaka tüketiriz.

Beslenmede yaptığımız en büyük yanlış budur. Ekmek glisemik indeksi yüksek bir besindir.Bu nedenle Ekmek yenildikten yaklaşık 90 dakika sonra kan şekerini çok yükseltir.

Bunun sonucunda pankreastan insulin salgılanarak kan şekeri düşürülür. İnsulin hızlı bir şekilde kan şekerini düşürdüğü için ekmek yenildikten yaklaşık 2 saat sonra yeniden açlık hissedilir.Yani ekmek yenilen her öğünden yaklaşık 2 saat sonra tekrar acıkırsınız.

Böylelikle ara öğün ihtiyacı oluşur. Diyetisyenlerin ekmekli diyetlerinde sonra, ara öğün olmazsa kendinizi bitkin hissettiğiniz için, az ye ama sık ye deyip ara öğün koyma zorunlululuğu aslında düşen kan şekerini yükseltme gereksiniminden oluşur.

Ara öğünlü diyetler sizi obezite ve diyabete doğru yaklaştırır.

Tam tahıl, kepekli , beyaz ekmek gibi tüm çeşitler benzer etki yapar.

Beslenmenizden glisemik indeksi yüksek gıdaları başta ekmek olmak üzere , çıkartırsanız daha sağlıklı olursunuz. Diyet yapanlar hadi şunu bir deneyelim.

Sabah klasik diyetisyeninizin önerdiği 1 dilim ekmek, kibrit kutusu kadar beyaz peynir içeren öğün yerine, bol tereyağlı 2 yumurta yiyerek güne başlayın.

Ama ekmeksiz. Hangisi sizi daha tok tutacak ve hangi beslenme şekli sizi daha sağlıklı yapacak ?

Bol yağlı ve proteinli beslenme şekli siz tok tutar . Sağlıklı enerji alırsınız. Sağlıklı olursunuz. Haydi bir de bunu deneyin. Klasik diyetler mi bu beslenme mi size salıklı kilo verdiriyor.

ODAK GAZETESİ

Bu yazı 2320 defa okunmuştur .

Son Yazılar