Geçen gece, Bağdat Caddesinde ara sokakta; üniversitede okuyan genç bir kızımız bıçak tehdidi ile tecavüze uğruyor ve para ile cep telefonu alınarak gasp ediliyordu.
Bazı namussuz ve ahlaksızlar, neymiş efendim, gece vakti kız kısmının o saatte ne işi varmış? diyecek kadar alçalmışlar.
Kız gece okulundan gelebilir, gece dershanesinden gelebilir, gece üniversiteye hazırlık kursundan gelebilir, kız üniversiteyi bitirmiştir, gündüzleri bir yerde çalışıp ekmek parasını kazanıp kamuda memur olmak için KPPS için hazırlık kurslarından gelebilir, kız arkadaşından gelebilir, akrabalarından gelebilir, köyünden, kentinden gelebilir, tiyatrodan, sinemadan, konserden gelebilir.
O saatte kız kısmı dışarıda yalnız olacaksa mutlaka tecavüz edilecek mantığıyla hareket eden namussuzlar.
Önce ahlakın ne olduğunu iyice öğrenin.
Namus kavramının ne olduğunu bilmeden konuşmayın.
Namussuz ve ahlaksız insanlar.
Namus ve ahlak kavramları sizlere hiç ama hiç yakışmıyor.
Sizler.
Ahlaksız .
Namussuz.
Tecavüzcüsünüz.
Tacizcisiniz.
Bu tecavüz suçunu işleyenlere Türk Ceza Kanununda en ağır cezalar uygulanmalı ki topluma ibret olmalı.
Gerekirse hadım cezası yeniden getirilerek hadım edilmeli.
Bu tür şahıslar hüküm giydikten sonra kesinlikle affedilmemelidir.
Aynı konumda anneniz, kız kardeşiniz, ablanız, bacınız, teyzeniz, halanız, kuzenleriniz olsaydı neler söyleyecektiniz acaba?
Çok merak ediyorum..
Sonrada diyorsunuz ki Şeytana uydum.
Bi cahillik yaptım.
Yapma kardeşim.
Kimsenin şeytana uymaya hakkı yok.
Herkes şeytana uyarsa toplumda ne ahlak kalır, ne namus kalır, ne şeref ne haysiyet.
Hepsi yerle bir olur.
Eskiden eğitimin şart olduğuna inanırdım ama şimdi diyorum ki eğitim ve öğretimin yanın da; kafa yapımızın değişmesi gerektiğini söylüyorum.
Ne kadar eğitilir isek eğitelim, ne kadar öğrenirsek öğrenelim, o kafa yapımız değişmediği müddetçe aynı ahlaksızlıklar, aynı namussuzluklar devam edecek her gün bir gazete ya da tv haberinde bu tür haberlerle karşılaşacağız.
Ailede iyi bir eğitim verebilirsek çocuklarımız; okullarda aile terbiyelerinin üzerine, okul eğitim ve öğretimlerini, terbiyelerine katarak topluma daha faydalı birey haline gelirler.
Onun için hayatta olaylara bakış açımızı değiştirip o kafayla değil doğru kafayla, beynimizi kullanarak hareket etmeliyiz.
Şimdilerde bir deyim var.
Hani diyorlar ya.
Empati kurun diye.
Evet.
Empati kurmalıyız.
Kendimizi onun yerine koyarak hareket etmeliyiz ve ona göre düşünüp davranmalıyız.
O zaman daha doğru kararlar vermiş oluruz.
Toplumda bu doğru kararlarımızdan ötürü bizleri örnek bireyler olarak, insanların önüne, toplumun önüne çıkarır.
Aile bireyleri de bizlerle her zaman gurur duyarlar.
Topluma ve insanlığa daha duyarlı, daha düşünceli, daha faydalı birer insan olacağımız için.
Ne zaman insan oluruz? diye sorduğumuzda; Cinselliğin sevenler arasında paylaşım olduğunu evlatlarımıza öğrettiğimiz zaman.
Gece 3’de genç kızın sokakta ne işi var diye sorgulayan zihniyetin aynı saatte bir erkeğin sokakta olmasını doğal görmelerinden kurtulduğumuz zaman.
Tecavüzün bir insanlık suçu, ayıbı olduğunu kavrayıp suçu mağdurun üstüne atmaktan vaz geçtiğimiz zaman.
Kadını bedensel bir nesne olarak görmekten vazgeçip insan olduğunu kabul ettiğimiz zaman. Benim anam bacım namusludur gerisi? demediğimiz zaman.
Kıyafete bakarak yargılamadığımız zaman.
İnsan oluruz.
Hepimiz toplum olarak üzerimize düşen görevi yaparak ahlaklı, namuslu, bilgili ve bilinçli bireyler yetiştiririz.
Rahmetli hacı babam İnazlı Efe Mıstığın tabiriyle, vatana, millete ve devlete hayırlı evlatlar olsun derdi.
Not: Bu yazı, 29 Ocak 2016'da afyonbasin.com da yayınlanmıştır.