Dosta doğru bir yolculuk... Abdürrahim Karakoç...
Hayrettin DURMUŞ

Hayrettin DURMUŞ

yazıyor...

Dosta doğru bir yolculuk... Abdürrahim Karakoç...

10 Haziran 2018 - 11:14

DOSTA DOĞRU BİR YOLCULUK


 

“Elim değse akan sular tutuşur.” diyen sevdalı yüreğin nasıl sustu? Sen dünyanı değiştirsen de hâlâ dünyamızda, gönlümüzdesin. Pek çoğumuz seni “Mihriban” şiirinle tanıdık…  Herkesten iyi biliyordun hatıraların paslanacağını, deli gönlün uslanacağını, zamanın eriyeceğini ve her şeyin renginin değişeceğini. Onun için “Unutmak kolay mı deme?/ Unutursun Mihriban’ım…” demiştim… 

07 Haziran 2012 günü “sarı sıcak” kavururken yeryüzünü bizim de ateş düştü yüreğimize. Elimiz telefona gitmedi. Dostlarımızı arayıp da haberi teyit etmek geçmedi içimizden… Abdürrahim KARAKOÇ da göç eylemişti bu dünyadan. Acı haber yollarda mola vermeden geldi doludizgin bağdaş kurdu beynimize. Diliniz varmıyor öldüğünü söylemeye, içiniz elvermiyor… Ailenizden biri vefat etmişçesine, canınızdan bir parça koparılmışçasına üzülüyorsunuz. “Ateş düştüğü yeri yakar” derler. Doğru sözdür lâkin ateş bu sefer bizim yüreğimize, can evimize düşmüştür. İçimizden biridir öbür âleme göçen. Kalem ne yazsın, nasıl yazsın şimdi?

Türk şiirinin büyük ustası, çağımızın Karacoğlan’ı şair Abdürrahim KARAKOÇ’un ölüm haberiydi duyduğumuz. Ölmek mi daha zor, kalmak mı? Yaşayan bilir… Yunus ne güzel söylemiş: “Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil.” diye… Şair Abdürrahim Karakoç da 1932 yılında Ekinözü’nde başlayan seksen yıllık çileli yolculuğunu 7 Haziran 2012 günü Ankara’da bitirdi işte. Daha doğrusu göç eyledi dünyadan. “Dosta Doğru” yeni bir yolculuk başladı…

 

Bir şiirinde;

 

Sevgi ektim naz biçmeye çalıştım

Ne zamana ne kendime alıştım

Kırk senede yedi hasret bölüştüm

Yedi dünya bana düştü sandım oy” diyordun. “Kırk senede yedi hasret” bölüşmüştün. Biz senin hasretini kaç sene çekeceğiz acaba? Salavan dağına varsak:

 

“Hiç başın ağrır mı, yoruldun mu hiç?

Birine küstün mü, darıldın mı hiç?

Sevdin mi, öptün mü, sarıldın mı hiç?

Hasret nedir, ne değildir, de hele” diye sorsak bize de ses verir mi? Senin yokluğundan dağın kalbi erir mi? “Sılada sılasız kalanlar”, gurbette garip olanlar ardın sıra gelir mi?

 

Anadolu insanın yoksulluğunu, çilesini ne güzel anlatmıştın:

 

“Dert bela tebelleş oldu başıma

Her gece tahsildar girer düşüme

Beni mahcup etme can yoldaşıma

Erkeklik öldü mü bre tohtur beğ” dedin; ilaçsız, çaresiz gariban hastalar geçti gözümüzün önünden. “Hâkim Bey” dedin çözülmeyen asırlık davalar, mahkeme duvarları canlandı zihnimizde… Hele bir bayram sabahını anlatışın var ki okuyup da duygulanmamak, insanlığımızdan utanmamak mümkün mü?

 

         “Güneş yükselmeden kuşluk yerine 

Bir adam camiden döndü evine 

Oturdu sessizce yer minderine 

Kızı “Bayram” dedi, yalın ayaklı 

Adam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı…”

 

 “Suları ıslatamadım” diye hayıflanma. “Akıl Karaya Vurdu” ve sen Sırat’tan ince sevda köprüsünü sevdiğinle beraber gözü kapalı geçecek kadar âşık olduğunu gösterdin bize.   

 

“Gönüldeki birlik kalkandır dışa

Aldırma ayaza, yele, yağışa

Giden ilkbahara, gelecek kışa

Beraber göçelim tut ellerimden…”

 

Rüzgârın uğultusuna karışır sesin ve sen çoktan özlediğin dosta doğru yolculuğa çıkmış olursun hem de “Tabutta bile gözlerim / Bakar gider dosta doğru” diyerek…

 

Dağlardan boz dumanlar yine çekilecek, yine yaylalara çıkılacak, sen göremeyeceksin belki ama yüreğimizdeki “Anadolu Sevgisi” senin şiirlerinle yeşerecek. Artık sadece “Lambada titreyen alev” değil biz de üşüyeceğiz senin yokluğunda. Ay ışığında uyuyan göllere çizdiğin resimlere bakacağız, yüreğini pay ettiğin sayfalara dokunacağız içimiz burkularak… Hasan mektup yolu gözleyecek, Mihriban yetimliğin acısıyla boynunu bükecek. Ne zaman Mihriban türküsünü duysak, sana bir fatihâ kanatlanacak. Mekânın uçmağ olsun.

 

Not: Afyonkarahisar. Nereye gidersem gideyim yüreğimde götürdüğüm şehir. Nazım Hikmet’in dediği gibi; “İnsan iki şeyi unutamıyor. Memleketini ve anasının yüzünü”

Bu güne kadar pek çok gazete ve dergide yazdım ancak kendi memleketimde yayınlanan bir internet gazetesinde yazmanın mutluluğu bambaşka.

Afyonkarahisarlı hemşehrilerime selam ve muhabbetlerimi sunuyor ve Bismillah diyoruz.

 

 

Hayrettin DURMUŞ

 

Bu yazı 2101 defa okunmuştur .

Son Yazılar