Disiplinde denge...
İdris ÖZEK

İdris ÖZEK

EĞİTİM YAZILARI
  • Instagram

Disiplinde denge...

14 Mayıs 2018 - 10:28 - Güncelleme: 14 Mayıs 2018 - 10:52

Disiplin ve kurallar, hayatı düzene sokar ve kolaylaştırır. Gerek aile içinde, gerek okulda, gerekse sosyal hayatta herkesin anladığı ortak bir dil halini alır. Örneğin, herkesin tuvaletten çıkarken orayı temiz bırakması, güzel bir şeydir. Hiçbirimiz girdiğimiz zaman kokan ve nefret edilen kirli bir tuvaletle karşılaşmak istemeyiz.

Aile ortamında evin düzenli olması, her şeyin yerli yerinde olması da göz zevkimizi okşar. Akşam belli bir saatte yatmak, yattıktan sonra başka bir aile bireyi tarafından rahatsız edilmemek de herkesin uyulmasını istediği bir davranış biçimidir. Benzer durumlar okul-sınıf ortamında da geçerli olabilir.

Fakat kurallar, yukarıdan dikte edilir ve uyulması için açıklama ve ödül yerine, kaba kuvvet  ve ceza uygulanırsa çocukta kurallara karşı bir direnç meydana gelir.

Ailede, okulda kurallar ne kadar güzel olursa olsun, onlara uymaya sevk eden metot güzel değilse, çocuğun gözünde kurallar da çirkinleşir ve sevimsizleşir. Kurala uyulması için kaba kuvvet uygulanmaya devam edilirse direnç sertleşir. Böyle durumlarda çocuk, ya baskılara karşı koyacak veya teslim olacaktır, ya da baskı ortamından kaçacaktır.

Çocuğun ısrarlara, zorlamaya, baskıya, dayatmaya ve ötesi kaba kuvvete karşı koyması halinde evde-okulda kavga çıkar ve huzursuzluk meydana gelir. Halbuki bütün aile fertleri evi, bütün öğretmenler de sınıfı huzur cenneti olarak bulmak ister. Onun için evde-okulda bu tip olumsuz ve itici ortamları oluşturmaktan kesinlikle kaçınmak gerekir.

Çocuğumuzun kusurlarını mümkün olduğu kadar hoş görmeli, ona şefkat ve merhametle yaklaşmalıyız. Kesinlikle aramızdaki bağlar kopmamalı. Bağlar zaman zaman incelebilir, bazen tatsız şeyler olabilir. Hiçbirimiz melek değiliz, hele kusursuz hiç değiliz. Onun için sertlik veya kırılmalardan hemen sonra yumuşatıcı bir ortam yakalamalı, çocuğun gönlünü almalıyız.

Eğer çocuk yaşı küçük olduğu için dayatmalara karşı çıkamaz, mecburen boyun eğerse bu defa da onu “kişiliksiz olma” “kendini ifade edememe” tehlikesi bekliyor demektir. Bu defa çabuk etki altında kalan, başkalarına kolay tabi olan, kötü isteklere boyun eğen bir insan yetiştiririz.

Halbuki aile ve okul, çocuğuna kişilik kazandırmaya, haksızlık ve kötülüklere karşı çıkma cesareti vermeye, onu medeni cesaret sahibi biri yapmaya gayret etmelidir.

Kaba kuvvet ve şiddet, kesinlikle terbiye yöntemi olamaz; aksine çocuğun ailesinden ve okulundan nefret etmesine yol açabilir, bunun sonucunda da, özellikle ergenlik döneminde daha tehlikeli ve istenmeyen durumlarla karşılaşabiliriz.

Çocuklarımızı "yürekten ve sahici" sevmeli, şefkat ve merhametimizi onlardan esirgememeliyiz. Evimizin ve okulumuzun küçük bir cennet yuvası olması için elimizden gelen gayreti göstermeliyiz. Hele çocuklarımızın, aşırı korku ve baskıyla hepimizi üzecek durumlara gelmesine asla izin vermemeliyiz.

 

Üslup...

Aynı anlama gelen iki cümle, hükümdarın bu cümlelere verdiği değişik tepkiler…

“Hükümdarın biri acayip bir rüya görür. Hükümdar, hemen bir tabirciyi çağırarak rüyasının anlamını sorar. Tabirci: “Sultanım, siz bu rüyaya göre bütün sevdiklerinizin ölümünü göreceksiniz” der.

Hükümdar, bütün sevdiklerinin ölümünü göreceğinin dehşeti ile bu tabire kızar ve adama 100 sopa attırır, hemen başka bir tabirci çağırır.

Bu tabirci aynı rüyayı şöyle tabir eder: “Müjdeler olsun sultanım!.. Yakınlarınız içinde en uzun siz yaşayacaksınız…”

Bu sözler hükümdarı çok sevindirir, hükümdar hemen tabirciyi 100 altınla ödüllendirir.

Aynı hükümdar, aynı rüya, aynı anlama gelebilecek iki tabir … Anlatım tarzının, üslubun sonuçlarına göre birbirine zıt iki davranış…

İşte üslupta olumlu, dengeli ve güzel bir tarz yakalamanın önemi. Bu tarzı yakalamak, anne-babalar açısından çocukları, aileyi; öğretmen ve idareciler açısından tüm öğrencileri ve okulu mutlaka olumlu şekilde etkileyecektir.

Çocuğa, aynı talimatı içeren değişik cümleler, değişik ifade biçimleri:

“Su getir!..”

“Bana bir su getir.”

“Bana bir su getirir misin?..”

“Bana bir su getirir misin yavrucuğum?”

“Bana bir su getirebilir misin yavrucuğum?”

Sizce, bu hitaplardan hangisi daha etkili ve hızlı sonuç verecektir?..

Bu haftalık da bu kadar.

Hoşça kalın dostlar...

Bu yazı 2964 defa okunmuştur .

Son Yazılar