İdeal bir üniversite... / Özgüven...
İdris ÖZEK

İdris ÖZEK

EĞİTİM YAZILARI
  • Instagram

İdeal bir üniversite... / Özgüven...

08 Haziran 2018 - 10:44

İdeal üniversite...

“Avrupa'yı ve özellikle İspanya'yı uyaran bir sesten söz etmek istiyoruz. I. Dünya Savaşından yeni çıkmış ve yeni bir Dünya Savaşının eşiğinde bulunan Avrupalıları uyaran bir sesten! Bu ses, 20.yüzyılın başlarından itibaren dünyanın büyük bir bölümünü huzursuz eden ekonomik, siyasal ve sosyal bunalımın doğurduğu çatışmalara yüreğiyle ve aklıyla çözüm üretmeye çalışan İspanyol filozof Jose' Ortega y Gasset'in sesidir. Uyarılarını başta Kitlelerin İsyanı olmak üzere bir çok kitabı ve makalesiyle kaleme alırken, Madrid Üniversitesindeki kürsüsündeki dersleriyle de yılmadan sürdürür. Gasset, Kitlelerin İsyanı'nda eşi benzeri görülmemiş bir çağa karşı uyarır entelektüelleri. Nasıl bir çağa? Aklın ve sağduyunun yerini alan başı boş kitlelerin keyfiliği, hoyratlığı ve doyumsuzluğuna karşı! Gasset daha çok entelektüelleri, aydınları eleştirir. Çünkü ona göre, başta Avrupa olmak üzere 20. Yüzyıldaki karışıklıkların temelinde, Avrupalı aydının hafif meşrepliği ve sorumsuzluğu yatar. Gasset bu çıkışlarıyla döneminin aydınlarını gücendirmekten çekinmemiştir. Çünkü ona göre aydınlar, kitleye karşı sorumlu bireyler olarak değil, kitlelerin bir parçası gibi hareket ederek; kitleleri sağduyulu davranmaya çağırmak yerine, onların heveslerini tatmine yarayan bir araç haline gelmişlerdir.” (Gasset-Kitlelerin İsyanı; Bir Üniversite "Ne" Olmalıdır?, Köprü Dergisi, Güz 99, Osman Özkul)

İspanyol filazof Gasset, ideal bir üniversiteyi şöyle anlatıyor:

Gasset, bilimden çok kültür kavramını öne çıkarıyor. Üniversitenin temel işlevi büyük kültürel disiplinleri öğretmektir yani şunları: (Age. s.101)

“Dünyanın fiziki taslağını; İnsan türünün tarihi sürecini; Sosyal hayatın yapısı ve fonksi-yonunu; Evrenin taslağını (mahiyetini )…”

Peki Gassete’e göre üniversite bunlarla yetinebilir mi? Tabii ki hayır.

Kültürlü bireyler yetiştirmesi gereken üniversite aynı zamanda diğer nitelikleri kazandırmakla yükümlüdür. İşi ütopikleştirmeden, gerçekçi bir tavırla ele almak gerekir. Herkes bilim adamı, herkes bilim araştırmacısı olmayacağına; ama herkesin de üniversite eğitimi görmek hakkı olduğuna göre, bu amaçlar şöyle sıralanabilir:

“Üniversite en kesin anlamda, sıradan insana kültürlü bir şahsiyet ve mesleğinin ideal bir üyesi olmayı öğreten kurum demektir.

Üniversite programında hiçbir sahte tavra müsamaha etmeden, öğrenciden ne isteyebiliyorsa onu istemelidir.

Bu yüzden sıradan öğrencinin bilim adamı olacakmış gibi yaparak zamanını israf etmekten kaçınmalıdır.

Kültürel disiplinler ve mesleki dersler en iyi pedagojinin üzerine bina edilmiş rasyonel bir tarzda sunulmalıdır.

Öğretim görevlilerinin seçimi araştırmacı olarak kazandıkları mevkiye değil, sentez yeteneklerine ve öğretmenlik maharetlerine dayanarak yapılmalıdır.

Öğrenciden beklenenler nicelik ve nitelik yönünden en aza indirildikten sonra, bu düzeye ulaşmayana esneklik tanınmamalıdır.” (Age. s,125-126)

 

Özgüven nedir?

"Özgüvenin sevilebilir olma duygusu ve yeterli olma duygusu olmak üzere iki boyutu vardır. Kısaca, bireyin kendisiyle barışık olması olarak tanımlanabilir.

Çocuğa özgüven kazandırma, çocuğun öğrenme, sevme ve yaratma yeteneğini güçlendirmektedir. Özgüven mutlulukla ve hayattaki başarıyla ilgilidir.

Özgüveni Yüksek Çocuklar;

Doğal merakını korumaktadır.

Öğrenmeye isteklidir.

Mücadele etmeyi sever.

Gerektiği anda dikkatini yoğunlaştırabilir.

Başarısızlıklarını ve hatalarını ders almak için fırsat olarak değerlendirir.

Genellikle, eleştiriye karşı hoş görülüdür.

Makul taleplere ve sorumsuz davrandığında uygulanan yaptırımlara karşı olumlu bir tavrı vardır.

Başkalarıyla değil kendisi ile yarışır.

Güçlü ve zayıf yönlerinin farkındadır.

Akademik çaba göstermekten zevk alır.

Bu haftalık da bu kadar...

Kalın sağlıcakla.

 

İDRİS ÖZEK

Bu yazı 3132 defa okunmuştur .

Son Yazılar