Hayatı kaybetmeyin, yaşayın...
Nail AZBAY

Nail AZBAY

YAZIYOR...

Hayatı kaybetmeyin, yaşayın...

10 Nisan 2018 - 11:46

AFYONKARAHİSAR Klasik Müzik Festivali’nin ikinci günü etkinlikleri yeni restore edilen Taşhan’da gerçekleşti.

Bizde müzik ziyafetine ortak olmak amacıyla Taşhan’ın yolunu tuttuk.

Tarihi Taşhan, müzik ve sanatseverleri deyim yerindeyse bağrına bastı.

Bir sandalyeye oturup konserin başlamasını bekleyebilirdik fakat biz kendimizi Taşhan’ın dışına yani Demirciler Çarşısı içerisinde bulduk.

Gazeteci büyüğümüz İsmail Akar, arkadaşım Mevlüt Tınas ile insanların konsere gelişini uzaktan seyrettik.

MİNİ ETEKLİDEN, BAŞÖRTÜLÜYE…

Bu esnada pek çok hadiseye tanık olduk.

Gündüz saatlerinde bile görmeye alışmadığımız bir tablo hâkimdi çarşı içerisinde.

Demirciler Çarşısı’nda saatlerin 21’i göstermesine rağmen mini etekle dolaşan hanımefendilere tanık olduk.

Başörtülü muhafazakâr hanımefendilerin saatler öncesinden konser alanında oluşuna tanık olduk.

Kundaktaki bebekleriyle konsere gelen ailelere tanık olduk.

Ellerindeki çöpleri yere atmamak için Taşhan’ın etrafını turlayan ve çöp kovası arayan duyarlı insanlara tanık olduk.

Kısacası bu şehrin ihtiyacı olan pek çok güzel tablo ile karşılaştık.

KOKU

YERİ gelmişken olumsuz bir durumdan da söz etmeden geçemeyeceğim.

Malum Taşhan’ın az ötesi kasaplar çarşısı.

O bölgeden gelen kirli rögar kapaklarından aşağı doğru döküldü.

Birkaç dakika sonra ise “et kokusu”  olarak hafızama kazınmış bir koku burun direklerimden içime kadar uzandı.

Müzik Festivali gibi nezih ve sanatsal bir faaliyetin icra edildiği ortamda bu tür olumsuz kokuların olması biraz rahatsız edici.

Bu hususa herkesin özen göstermesi gerekiyor.

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ KONSERDE OLMALI

Bir diğer hususta alanda öğrencilerin olmayışı.

Üniversite ile şehir arasındaki bağ her geçen gün zayıflıyor.

Konserde bir tek öğrenci görmedim.

Bu bence organizasyonun zayıf bir yönü.

Şehirde 50 bine yakın öğrenciyi barındıran bir üniversiteye sahibiz.

Fakat o öğrenciler şehir içerisinde gerçekleştirilen bir konserden bile habersiz.

Öğrencileri halının altına süpürdüğümüz çöp gibi Erenler’e süpürdük.

Bu konserlerde öğrenciler mutlaka olmalı.

Afyon’da bu tür etkinliklerin olduğu öğrenciler tarafından bilinmeli.

Şehir ve üniversite kenetlenmeli.

Şimdilik bu konuya nokta koyalım.

Fakat Erenler ve öğrenciler konusunu önümüzdeki günlerde ayrıca kaleme almaya çalışacağım.

KONSER KÜLTÜRÜ

Ben konsere gitmenin de, konseri dinlemenin de bir kültür olduğuna inanıyorum.

Bu kültüre sahip insanlar hayatı seven, hayata anlam yüklemeye gayret eden kesimlerdir.

Fakat sanırım bu kültürde biraz zayıfımız.

Konser başlamadan önce ellerinde çay bardakları bulunan kişilere yönelik bir uyarı aldık.

Konser esnasında yeme içme faaliyetlerinin son bulması gerektiği hususu ikazla ilan edildi.

Bu ikazları duymadığımız günlere kavuşmayı ümit ve umut ediyorum.

Bir diğer hususta şu…

Elimizdeki bizden akıllı olduğunu düşünmeye başladığım telefonlar…

Eline telefon alan konseri dinlemek yerine kaydetmeye çalışıyor.

Ne yazık ki dinlenmeye, huzur bulmaya, hayal kurmaya çalıştığımız bu ortamda bile bir anda hayatımıza telefonlar giriyor.

Ben konseri teknolojiye kayıt etmek istemiyorum.

Ben oradaki sanatçıların enstrümanlarından çıkan sese ruhumu bırakmak istiyorum.

Ben hayatı biraz askıya almak ve kendimi tatlı bir hayalin kucağında bulmak istiyorum.

Ben bu sefer kayıt eden değil, ben bu sefer dinleyen, anlayan olmak istiyorum.

Mesleğim gereği kamera, ses kayıt cihazı ile yaşayan biri oldum.

Fakat konserde kayıt eden tarafta olmak istemiyorum.

Hayatın tüm keşmekeşlerini unutmak istiyorum.

Sanatçının mimiklerinde kendimi bulmak istiyorum.

Dinlediğim parçaların aralarında hatıralarımı ve geleceğe dair umutlarımı görmek istiyorum.

O yüzden çekin şu telefonları hayatın önünden.

Hayatı kayıt almayın.

Hayatı yaşayın.

7 Nisan 2018 – Türkeli Gazetesi

Bu yazı 2177 defa okunmuştur .

Son Yazılar